SAMA BEM HAYALLER DÜŞLER BÜYÜTTÜM... (47)
Ertuğrul Özgün

Ertuğrul Özgün

MEMLEKET İŞLERİ

SAMA BEM HAYALLER DÜŞLER BÜYÜTTÜM... (47)

27 Haziran 2025 - 17:40


"Aydınların Aydınlatamadığı Halkı, Soytarılar Aldatır."
Cemil Meriç, (1916-1987)
Türk Milliyetçilerinin ideallerine ulaşma yolunda, birlikte hareket etmeye olan ihtiyaçları ortadayken, en büyük handikapları bu birlikteliği sağlayamıyor olmaları, bir başka deyişle “ayrışmalarıdır.”
Onlar birlikteliklerini sağlamak için çabaladıkça, ayrışmalarını isteyenler de hareketi bölme faaliyetlerini körüklüyorlar. Bu mihrakların en çok kullandıkları yöntem ise şahıslar üzerinden başlattıkları fikir ayrılıklarıdır. Görünüşe bakılırsa başarılı oldukları söylenebilir.
Oysa “Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi” ideolojisinin, bütün milliyetçi düşünürlerin kabullendiği asgari müşterekleri, farklı yorumlara meydan vermeyecek kadar nettir. Ve milliyetçileri büyütecek ve bir arada tutacak olan da asgari müştereklerdir.
Nedir bu asgari müşterekler?
“Türk Milliyetçiliği, kökü yüz elli yılı bulan bir fikir hareketidir. Türk milleti var oldukça da var olacaktır.”
“Türk milliyetçiliğinin özü, Türk milletine mensubiyet şuuru ile bağlanmak ve Türk Milletine karşı beslenen derin sevgidir.”
“Türk Milliyetçiliği, şahıslarla gelip, şahıslarla giden sıradan bir toplumsal hareket değildir. Onun için de şahıslarla anılmaz. Ancak şahıslar Türk milliyetçisi olarak anılır.”
“Fikrin kurucuları olan Ziya Gökalp, Yusuf Akçura gibi isimlerin adıyla tanımlanan bir milliyetçilik olamayacağı gibi Türk Milliyetçiliği fikrine, oluşan yeni şartlara göre yeni açılımlar, yeni bakış açıları kazandıran Atatürk, Erol Güngör, Alparslan Türkeş… gibi şahısların adıyla tanımlanan bir milliyetçilik de olmamalıdır.”
“Doğru olan ve bölünme ve ayrışmanın önüne geçecek olan yöntem ve anlayış da budur. Unutulmamalıdır ki isimlerle tanımlanan milliyetçilik üzerinden oluşturulacak fikir ayrılıkları, ayrışmayı hedefleyenler için bulunmaz bir fırsat olacaktır.”
“Dolayısıyla Gaspıralı İsmail Bey’in ‘Dilde birlik, fikirde birlik ve işte birlik’ olarak özetlediği geniş ve kapsayıcı bir ölçü, milliyetçiliğin sınırlarını belirlemeli ve adı da ‘Türk Milliyetçiliği’ olmalıdır.”
Ayrışmanın bir diğer nedeni de insan faktörüdür.
Bütün ülkücüler yaşayıp görmüştür ki Türk Milliyetçiliği Fikir Hareketi’nin, Türk siyasal geleceği üzerindeki etkisini gören mihraklar her dönemde boş durmamış, sürekli hareketi içten ve dıştan karıştırmaya çalışmıştır.
Özellikle 12 Eylülden sonra Türk siyasal hareketinin yeniden yapılanması sırasında “ülkücülerin” teşkilatçılık özelliklerinden yararlanarak, ülkücü tabanın oylarını kendi partilerine kazandırmayı planlayan kitle partileri, bazı ülkücüleri kadrolarına davet etmiştir.
Bugüne kadar bu partilerin tekliflerini, siyasal ikbali için kabul edenler olduğu gibi ülkücülük adına memleketime hizmet etme şansı yakalarım inancıyla, o partilerde siyaset yaptığını ileri süren ülkücüler de olmuştur.
Ancak merkez partilerde yer alan şahıslar gittikleri yerlerde her zaman “eski ülkücü” olarak tanımlanan yeni partililer olmuş, yani girdikleri siyasal organizasyonların felsefeleri içinde yer edinememişlerdir.
Başka siyasal organizasyonların içinde yer alan ülkücüler, kendilerini ne kadar eğreti hissetmişse, içinde yer aldıkları yapılar da onları, o kadar uyumsuz ve yakışmamış olarak algıladığı yaşanarak görülmüştür.
“Ben mevcut siyasal yapı içerisinde kendime çalışma alanı bulamıyorum, bir Türk Milliyetçisi olarak da siyaset yoluyla memleketime hizmet etmek istiyorum,” diyerek, kitle partilerine katılan ülkücüler ise zamanla önceki kimliklerinden uzaklaşmıştır.
Diğer tarafta ise mensup olduğu fikirle iktidar olmak isteyen “ülkücü kadro” her türlü olumsuzluklara rağmen kendi siyasal organizasyonunu kurmuş ve siyasal hareketini bugünkü pozisyona taşımıştır.
Çalışmamızın ana konusunu teşkil eden, Milliyetçi Hareket Partisi(MHP), ülkemizde Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemini siyasal parti ideolojisi olarak kabul edip, parti adında “milliyetçi” tabirini kullanarak, siyaset yolu ile ülke yönetimine talip olmuş ve Türkiye’nin siyasal tarihinde 56 yılını geride bırakmıştır.
Kabul etmek gerekir ki Türk milliyetçiliğinin kültürel hafızası nasıl Türk Ocakları ise siyasal hafızası da Milliyetçi Hareket Partisi(MHP)’dir.
Türk milliyetçiliğin siyasal hafızasını bünyesinde barındıran böyle bir siyasi yapılanma varken, toplumumuzda “ülkücü” olarak bilinen yetişmiş bir kısım kadrolar, bugünlerde MHP’den ayrılıp farklı farklı partiler kurmuştur.
Bu ayrışma ve ayrılmaların altındaki neden her ne kadar, MHP’nin bugünkü teşkilat yapısı ve yönetim kademelerinin, parti yönetimini elde tutma isteği olsa da partiden ayrılanların kişisel hırsları da bu ayrışmalarda etkili olmuştur.
Siyaseten ayrışmış Türk Milliyetçilerinin, bugünkü mevcut teşkilat yapılarıyla yeniden birlikteliği sağlayabilmeleri çok kolay görülmemektedir. Türk milliyetçileri arasındaki bu birlikteliği sağlamanın yolunu açacak bir tek güç kalmıştır. “Ülkücü İrade”
Çünkü “ülkücü irade,” Türk Milliyetçiliği Fikir hareketinin, sosyal olayları kavrama ve muhakeme etme yeteneğidir. Bazen bir akıl, bazen bin akıldan oluşan ama her zaman istişare ederek ülke çıkarlarında birleşen ortak akıldır.
Onlar, mensubu oldukları siyasal organizasyonların hatalı uygulamalarından dolayı, zaman zaman kızdıkları, öfkelendikleri, üzüldükleri hatta susup kenara çekildikleri olsa da ihtiyaç duyulunca örgütlenecekleri yer hep aynı olan, uzun yıllara yayılan deneyim ve tecrübeye ulaşmış Türk Milliyetçiliğinin “aksakalları, kanaat önderleridir.”
Ve onlar, aynı ülkü için bir araya gelmiş idealistler topluluğudur. İradesini ortaya koyarken kişisel hesaplardan uzaktırlar. Fikrinin temellerini ve amaçlarını iyi bilirler. Amaçlara gidecek yolu da akıl, mantık ve bilimsel metotlarla değerlendirirler.
Devam edecek…
 

YORUMLAR